Türk Edebiyatının usta isimlerinden ve son dönemin yaşayan efsanelerinden olan Murathan Mungan’ nın son kitabı olan Dokuz Anahtarlı Kırk Oda okuyucusuna edebiyat vaadediyor resmen.
Murathan Mungan, her zamanki gibi bu öykü kitabında da roman tadı veriyor. ‘Kırk Oda’ serisinin dördüncü kitabı daha ilk cümleyle yakalıyor okuyucuyu: Her insan bir eşyayla gelir dünyaya!
Önceki öykülerde verdiği fantastik hava, bu kez kimilerinde kendini gerçekliğe bırakıyor. Gündelik hayatımızı birbirimize nasıl dar ettiğimizi, nasıl cehennem sıcaklığında yaşattığımızı gösteriyor. Ve her olayı bir anahtarla birbirine bağlıyor. Kimi zaman kasanın anahtarıyla, kimi zaman garsoniyerin, bazen de dükkânın…
‘Yedek Anahtarlar’ öyküsünden bir bölümü okuyalım birlikte: ‘Öykü temizleyicisi’ diye söz ederdi kendisinden ‘baca temizleyicisi’ der gibi. O çarşıdaki herkes mutlaka bir şey öğrenmiştir ondan. “Gene ne süpürüyorsun” diye takılırlardı bazen. “Fazlalıkları” derdi. Olmamışlıkları. Gereksiz yer kaplayanları. Zamanında süpürülmezse bunlar is yapar hayatının duvarla rında. Arada bir elden geçireceksin (…) unutmayın her hayatın duvarları vardır, derdi. Aşılamayan duvarları. Bir de kapıları. Tekrar kapıları. Hayatın tekrar kapıları. Yaptığım işi kolay sanıyorlar, kolay mı onca şeyi temizlemek? Ayıklaması en zor şeydir hayat hikâyesi. Hayata bulaşmış herkesin öyküsünde temizlenmesi gereken yerler vardır. Silinmesi, kazınması, temizlenmesi gereken lekeler, isler, yara izleri…
Bu bölümdeki ‘öykü temizleyicisi’ aslında Mungan’ın her kitabında var olan bilge kişilerin sonuncusu, yol göstereni. Yazar, bilerek, isteyerek öykünün sınırlarını zorluyor yine. Anahtar deliğinden hayatı konuşuyor, felsefe yapıyor. Arka kapakta, “Yıllar önce söz verdiğim gibi, kırk odalı bu dizinin son kitabı olacak ‘Sonuncu Oda’nın sonuna kadar izini süreceğim kırk masal” diyerek beşinci kitabı müjdeliyor.
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli